ABDULKADİR GEYLANİ SÖZLERİ

”… Günahlarınız gökten yağan yağmur damlaları kadar çok. O halde her an yapacağınız tövbeleriniz de günahlarınıza denk olsun.”

Dua ipini uzat. Allah’ın rızasına dön. Kalbin itiraz ettiği halde, dilinle dua eder duruma düşme. Dilinle yaptığın duaya, kalbinde inansın ve iştirak etsin.

Kim ki nefsine bir kadir-kıymet payı ayırırsa, bilsin ki bu takdirde kendisinin kadir-kıymeti yoktur.

Öyle bir gaflete düştünüz ki, sanki hiç ölmeyeceksiniz. Sanki kıyamet günü haşrolmayacak. Allah’ın huzurunda hesaba çekilmeyecek ve sırat köprüsünden geçmeyeceksiniz.

Cahil kaderle çekişir, ona karşı çıkar. Alim ise kadere boyun eğer, razı olur.

Rızık konusunda fazla özen gösterme, endişelenme. Zira rızkının seni araması, senin onu aramasından şiddetlidir.

Riya, kibir, nifak şeytanın oklarıdır ki, onları kalplere atar.

Heva ve heveslerini terket. Amellerinde ihlaslı ol. Ölüm seni gözlüyor. Onun köprüsünden muhakkak geçeceksin. Seni alçaltan bu hissi bırak.

Allah’tan başka güvenip dayandığın her şey senin putundur. Kalbinde şirk bulunduğu müddetçe dilinle Kelime-i Tevhidi söylemen sana fayda vermez. Kalb necis oldukça kalıbın yani bedenin temizliği sana fayda sağlamaz. Tevhid ehli, şeytanını ezer. Şirk ehlini ise şeytanları ezer.

Kalbine sahip ol; halk, nefis ve şeytandan gelen şeylere iltifat etme. Sabrı terketme. Başına bir iş geldiği zaman feryada başlama; bekle sabırla bekle. Sopa ile sağa, sola yuvarlanan top gibi iradeyi biraz bırak. Süt emen bebek gibi yumuşak başlı ol. Ölünün, yıkayıcıya teslim olduğu gibi teslim ol Hakk’a. 

Ey, elindeki parasına- puluna, malına-mülküne güvenip dayanan kişi! Onlar yakında senin elinden gidecek. Sana da onların hesabını vermek ve cezasını çekmek kalacak. O servetler, daha önceleri de senden başkasının elindeydiler. Sonra o kişilerden alınmış, sırf onlar yardımıyla Rabbine kulluk edebilmen için sana verilmişlerdi. Sen ise onları kendine Put yaptın!…

Ey cahil! Ey dinarın ve dirhemin münafığı! Ey halkın övmesi ve yüceltmesi ile şımaran! Sen övgünün, yüceltmenin ve bağışın kulusun. Eğer kalbin olsaydı haline ağlardın.

Belalar Cenab-ı Hakk’ın kapısını çalmayı öğretirler. Kalp ile Cenab-ı Hakk’ı bir araya getirirler. Yüksek menzillere derecelere yükseltirler. Belalara öfkelenmeyin. ”Niçin” ve ”Nasıl” diyerek hoşlanmadığınız o belalar sizin hayrınızadır. Eğer belalara sabrederseniz gizli ve açık tüm günahlardan temizlenirsiniz.

Kul kalbini bir mescid yaptığı ve orada Allah’tan gayri hiçbir şeye yer vermediği zaman derecesi yükselir.

Allah’tan başkası ile beraber olmakta devam ettiğin sürece hep gam, keder ve şirk içinde bulunur; günah yükünden kurtulamazsın…

Şirk yanlızca putlara tapmak değildir. Arzulara tabii olmak, dünya ve içindekilerden herhangi birisini Rabbine tercih etmek şirk’tir. Ondan başkasının sevgisini üstün tutarsan ona ortak koşmuş olursun.

Dini geçim vasıtası edinmek münafıklıktır. Bir meslek sahibi olup geçimini ondan sağlamak ise sünnettir. Rasulullah’ın adetidir. Sen bu sünnete yapış . Geçimini sağlamak için bir meslek edin. Bir sanat sahibi ol. Ta ki imanın bütün olsun.

Yaradanını seven, O’nu ister. Onunla beraber başka bir şey istemek, yerinde olmaz. Sevgilinin gayrini istemek, sevgide yalancılık sayılır. Sevgili için yapılan işten ücret istemek ayıp olur. İhlasın yokluğunu açığa vurur.

Yazık sana! Ne de çok ”Allahu Ekber” diyerek yalan söylüyorsun? Halbuki senin indinde ”ekber” olan şey para! Senin indinde ekber olan yakınlarının zenginliği! Senin indinde ekber olan, sokağının bekçisi, şehrinin valisi! Senin indinde ekber olan , memleketin sultanı, idarecesi! İşte bütün bunlardan birşey umuyorsun. Onlara yağcılık yapıyorsun. Elbisen seni örtüyor ama bütün kabahatlerin Rabbine açık seçik görünüyor. Önemli işlerinde onlara itimat ediyorsun. Faydada ve zararda hep onları görüyorsun. Bu konularda sizinle, çekişecek, iddialaşacak olsaydım dinde iflas ederdiniz; ne müslümanlığınız kalırdı, ne müminliğiniz…

Allah’tan başka ne varsa hepsini kalbinden çıkar,at. Yanlız Yaradan’ı sev. Kalbinde, yanlızca bütün kainatın yaradanına yer kalsın.

Münafıklar fikirsiz, dilsiz, akılsız olurlar. Onlar ancak şeytanlık dili ile laf atarlar. Onlar insandan azma şeytandır.

Ey Ahali! Nefisleriniz ilah olma iddiasında. Fakat sizin bundan haberiniz yok. Zira nefisleriniz Hakk’a karşı böbürleniyorlar.

Senin kendisine ümit bağladığın herşey senin ilahındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun veya kendisine ümit bağladığın herşey senin ilahındır, mabudundur. Esas sebeb Allah’ı tamamen unutarak, zararın da faydanın da kendisinden geldiğini kabul ettiğin herşey senin ilahındır, mabudundur. Fakat kısa bir süre sonra görürsün sen. Allah, kendisini kendisini bırakıp da güvendiğin ve bağlandığın ne varsa hepsini alır.

Zira dilinle La ilahe illellah ”Allah’tan başka ilah yoktur” diyorsun, fakat kalbinle bunu yalanlıyorsun. Kalbinde, içinde birçok ilah var. Senin, devlet büyüklerinden ve mahalli idarecilerden korkman, içinde bir ilahtır. Kendi çalışmana, kendi kazancına, kendi gücüne kuvvetine, kendi kulağına, kendi gözüne, kendi zorbalığına güvenmen içinde bir ilahtır. Zararı, faydayı, bir nimete nail olmayı, bir nimetten yoksun kalmayı insanlardan bilmen, içinde bir ilahtır. İnsanların çoğu, işte bu saydıklarımıza güvenirler, dayanırlar. Fakat kendilerine sorarsan, Allah’a dayanıp güvendiklerini söylerler.

”Fakirlik olur ki küfre yaklaşır.”  Hadis-i şerifinin manasına girer. Allah kullarına birçok yönden bela verir. Bu belalar çoğunun felaketine sebep olur. Kul, o devrelerde Allah’a tam bağlanmaz, durmadan itiraz eder. Allah-ü Telayı (haşa) töhmet altına sokmak ister, söver, sayarsa… Bu onun ebedi küfrüne sebep olur ve böylece dünyası ve ahireti berbatlaşır. Hakk’a kavuştuğu zaman herkesin nasibi olur; ama onun olmaz. Çünkü Rabbi ona darılmıştır. İşte peygamber efendimiz bu hale işaret ederek şöyle buyurmuştur: – ”Kıyamet gününde en nasibsiz olan, dünyada fakir, ahirette cehennem azabına düçar olandır.” Bu halden Allah’a sığınırız. çünkü bu hal felakettir. Peygamber efendimiz bu fakirlikten Allah’a sığınmıştır.

Kazandığın helal nimetlerle hayatını idameye başlar, ama bu defa da kazancına dayanıp, kendim kazanıyorum duygusuna kapılır ve Allah’ın sana fazlını unutursan, kendini gizli şirke kaptırmış olursun.

Allah’ın kapısını arayınız ve otağınızı orada kurunuz. Allah’ın kapısından kaçmayınız. Zira hiç şüphe yok ki, O; belalarla, musibetlerle, hastalıklarla ve çeşitli acılarla sizi ikaz eder, uyarır. Ta ki, O’nu arayasınız ve O’nun kapısından ayrılmayasınız.

Nefsini kadere itiraz etmek yerine, Allah’a dua ile meşgul et. Onu Allah’a dua ile meşgul et ki, duanın bereketiyle bela ve musibet demleri bertaraf olsun, felaket ateşleri sönsün…

Belalar, sadık ile yalancıyı birbirinden ayırır. Ne güzel demişler: ‘Rıza halinde değil, hoşnutsuzluk halinde sevenle sevmeyen belli olur.’ Belalar ve afetler imani ve yakini ortaya çıkarır.

Fakir ve yardıma muhtaçların haklarını ödeyip, geri kalanını da Allah’a itaat ve ibadet yolunda sarfetmedikçe, dünyalıktan elinizde ne varsa hepsinden hesaba çekileceksiniz.

Tevhid her şeyi öldürür. Bütün deva Hakk’ı tevhidde ve dünya yılanından yüzçevirmektedir.

Ey evladım! Mahlukat acizdir, sana ne fayda verebilir ne de zarar verebilir. Ancak Allah (c.c) fayda ve zararı halkın elleriyle sana ulaştırır. Senin ve mahlukatın üzerinde tasarrufta bulunan Allah’tır. Kalem; Allah’ın ezeli ilminde senin lehine ve aleyhine olanları yazmıştır.

Başına gelen marazlar, sıkıntılı haller senin için bir temizleyicidir. Onlar seni temizleyecek ve sen Hakk’a yakınlık sağlayacaktır.

Ben istiyorum fakat Allah vermiyor, bundan sonra istemeyeceğim deme. Duaya devam et. İsteğini vermezse ona karşılık razı ve memnun olacağın başka bir hal verir.

Her kim hikmet ile ilmi bir arada toplayamazsa; O’nu Hakk’ın sopaları terbiye eder.

Sizi Allah ile ünsiyet etmekten alıkoyacak şeylerden ve kişilerden şiddetle kaçınız. Tıpkı yırtıcı yaratıklardan kaçmanız gibi…

Eğer birini kötüleyeceksen, nefsin yeter. Çünkü bütün şerrin yuvası odur.

Müttakilerden olunuz. Şirk zahirde de bulunur, batında da. Zahirdeki şirk, putlara tapmaktır. Batındaki şirk ise, Allah’ı bırakıp insanlara dayanmak, onlara dayanmak, onlara güvenmek ve zararı da, faydayı da onlardan bilmektir.

Halkın yardımını kalbinden çıkar, onlara güvenme… Kudreti ve kuvveti Allah’tan gör…

Allah’a yemin olsun ki, Kitap ve Sünnet ile terbiye olan ve onların belirlediği hududu aşmayanlar felaha ermişlerdir.

Ey oğul! Eğer sende Allah’a teslimiyet bulunmuyorsa ve diğer insanlar, senden kendilerine gelebilecek zarar-ziyan ve kötülüklerden salim olamıyorlarsa sende iman yok demektir.

İman sahibi, hangi felaket olursa olsun, sarsılmaz ve maneviyatını bozmaz.

Fakirlik gecesi gelince teslim ol.
Zenginlik gündüzünü uğurla.
Hastalık gecesi gelince teslim ol.
Sıhhat- afiyet gündüzünü uğurla.
Hastalıklar, marazlar, rahatsızlıklar,
fakirlikler ve dünyalıklardan
mahrumiyetler gecesini müsterih bir
kalple karşıla.
Sonra mahvolursun.İmanın gider.
Kalbin kedere boğulur, özün ölür…