Firavunun zevcesi Âsiye hatun, hâlis Mü’min kadınlarındandı. Allah’a, gizlice ibadet ederdi. Firavunun korkusundan, namazını, gizli yerde kılardı. Âsiye hatun; Firavunun kızlarının baş tarayıcısı kadını, nasıl işkencelerle öldürdüğünü, köşkün penceresinden görmüş ve öldüğü zaman da, Allah’ın, onu, şereflendirmeyi ve hayra erdirmeyi irade buyurup Meleklerin, onun ruhunu, göklere yükselttiği, kendisine açıkça görünmüş olduğundan, Allah’a yakîni ve tasdîki artmıştı.
O sırada, Firavun, Âsiye hatunun yanına girdi ve Hızkıl’in zevcesi, baş tarayıcısı kadına yaptığını haber verdi.
Bunun üzerine, Âsiye hatun:
“Yazıklar olsun sana ey Firavun! Sen, yüce Allah’a karşı, buna, nasıl cür’et ve cesaret edebildin?!” dedi.
Firavun:
“Her halde, Sahiben olan baş tarayıcısını tutan delilik, seni de, tutmuş!”
dedi.
Âsiye hatun:
“Beni, delilik tutmuş değildir. Fakat, ben, benim Rabb’im, senin Rabb’in ve Âlemlerin Rabb’i olan
Allah’a iman etmişimdir!” dedi.
Firavun, Âsiye hatunun annesini çağırttı ve ona:
“Baş tarayıcısı kadını tutmuş olan delilik, senin kızını da, tutmuş!”
dedikten sonra:
“Yemin ederim ki: o, ya Musa’nın İlâhını, inkâr edecek, ya da, muhakkak
ölümü tadacaktır!” dedi.
Âsiye hatun, annesiyle başbaşa kalıp annesi, Firavunun isteğine muvafakat etmesini dilediği zaman, ona:
“Allah’ı, inkâr etmemi istiyorsun hâ?! Hayır! Vallahi, ben, bunu, hiç bir zaman yapmam!” dedi.
Bunun üzerine, Firavun, Âsiye hatun için, yere dört kazık çaktırdı, ve onların arasında can verinceye kadar ona, işkence yaptırdı.
Can verirken, gözüne Melekler ve kendisi için hazırlanan nimetler görünüp gülmeğe başlayınca, Firavun: “Şunu tutan deliliğe bakınız ki: işkenceler içinde gülüyor!?” dedi.
M. Asım Köksal