Ancak Kârun, hem bu sözlere hem de Mûsâ -aleyhisselâm-’ın nasîhatlerine kulaklarını tıkamıştı. Öyle ki, Mûsâ -aleyhisselâm-, ona malının zekâtını vermesini söylediğinde, zenginliğini bir bakıma ona borçlu olmasına rağmen: - Dtarihi
Dini HikayelerAncak Kârun, hem bu sözlere hem de Mûsâ -aleyhisselâm-’ın...

Ancak Kârun, hem bu sözlere hem de Mûsâ -aleyhisselâm-’ın nasîhatlerine kulaklarını tıkamıştı. Öyle ki, Mûsâ -aleyhisselâm-, ona malının zekâtını vermesini söylediğinde, zenginliğini bir bakıma ona borçlu olmasına rağmen:

-

Önceleri sâlih bir insan olan Kârun, Allâhʼın bir imtihan olarak ihsân ettiği nîmetleri kendinden bilip şımarınca, dayanıp güvendiği hazineleriyle birlikte yerin dibine gömülerek helâk oldu.

ZENGİNLİĞİ ONU KİBRE SÜRÜKLEDİ

Ancak gönlünü dünyevî ihtiras ve temâyüllerden gereği gibi koruyamadığı için, bütün güzel ve nezih hasletlerini kaybetti. Nâil olduğu zenginlik sebebiyle gurur ve kibre kapıldı. Kur’ânî ifâdeyle, azgınlardan oldu. Neticede onun hakkında verilen ilâhî hüküm şu oldu:

“Kârun, Mûsâ’nın kavminden idi. Fakat onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazîneler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allâh, şımaranları sevmez.” (el-Kasas, 76)

MALININ ZEKÂTINI VERMEDİ

Ancak Kârun, hem bu sözlere hem de Mûsâ -aleyhisselâm-’ın nasîhatlerine kulaklarını tıkamıştı. Öyle ki, Mûsâ -aleyhisselâm-, ona malının zekâtını vermesini söylediğinde, zenginliğini bir bakıma ona borçlu olmasına rağmen:

“–Malıma göz mü diktin? Bu parayı ben kazandım!..” dedi.

Hâdise, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:

(Kârun’a hitâben şöyle denildi:) Allâh’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasîbini unutma! Allâh sana ihsân ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilikte bulun! Yeryüzünde fesad çıkarmayı arzulama! Şüphesiz ki Allâh, fesad çıkaranları sevmez.” 

Kârun ise: «–O (servet) bana, ancak bende bulunan (özel) bir bilgi sâyesinde verildi.» dedi. Bilmiyor muydu ki, Allâh kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü ve daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti! Mücrimlerden günahları sorulmaz (Çünkü Allâh Teâlâ sormaya muhtaç değil, her şeyi bilmektedir.).”

“Derken Kârun, ihtişâm içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâtını arzulayanlar: «Keşke Kârun’a verilenin bir benzeri de bizim olsaydı; hakîkaten o çok büyük bir servet sâhibi!..» dediler.”

ALLAH’IN MÜKÂFATI DAHA ÜSTÜNDÜR

“Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise: «Yazıklar olsun size! Îmân edip amel-i sâlih işleyenler için Allâh’ın mükâfâtı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.» dediler.”

“Nihâyet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allâh’a karşı kendisine yardım edecek herhangi bir topluluk olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.”

“Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler: «Demek ki Allâh, rızkı, kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de az! Şâyet Allâh bize lutufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi.(Allâh Allâh! Şu hâle bir bakın!) Demek ki, inkârcılar iflâh olmazmış!..» demeye başladılar.” (el-Kasas, 77- 82)

Son İçerikler

Bilge Kağan döneminin tarihte nadiren görülen bir özelliği var. Tabiri caizse üçlü bir yönetimden söz edebiliyoruz.

Eski Türklerde hükümdarlar mutlak değildi. Onun yanında yasama organı gibi bir meclis tipi yapılanma söz konusuydu. İdare etme yetkisinin...

Attila’nın Roma İmparatorluğunu yıkmak için korkunç planı neydi?

Galip gelme gurur ve inancıyla titreyen, bu belirgin ve haşin sesi hiçbir zaman işitmemişlerdi. Attila, onların taleplerini, tekliflerini dinlemek...

Hz Muhammed (sav) ”Kıyametin 5 işareti ve sebep olduğu hastalıklar, kıtlıklar,iç kargaşalar,kuraklıklar”

''Ey muhacirler topluluğu! Beş şey vardır ki, bunlarla imtihan olunursanız ve bunlar size yanaşırsa onlara bulaşmanızdan Allah'a sığınırım. 1- Bir...

Bir gün Şeyh Bayezid-i Bistami, Bağdat’a müritleriyle gidiyordu. Gördü ki Dicle Irmağı’nın köprüsü üzerinde çocuklar oynuyorlardı. Oyuncaklarından birinin ismini Muhammed, diğerinin ismini Aişe koymuşlar....

Bir gün Şeyh Bayezid-i Bistami, Bağdat'a müritleriyle gidiyordu. Gördü ki Dicle Irmağı'nın köprüsü üzerinde çocuklar oynuyorlardı. Oyuncaklarından birinin ismini...

Lokman Hekim, oğluna şöyle demiştir:

Lokman Hekim, oğluna şöyle demiştir: ''Yemekte ve uykuda ölçüyü kaçırma! Zira bunları çok yapanlar kıyamet günü salih amelleri açısından iflas...

Timur – Pirim Ebu Bekir Taybadi (Horasanlı ünlü şeyhülislam, barış yanlısı ve raiyetsever insan) bana yazmıştır ki; ”Ey muzaffer Timur! Devlet işlerinde şu üç...

Pirim Ebu Bekir Taybadi (Horasanlı ünlü şeyhülislam, barış yanlısı ve raiyetsever insan) bana yazmıştır ki; ''Ey muzaffer Timur! Devlet...

Mutlaka Okumalısınız

Bunları da BeğenebilirsinizÖNE ÇIKANLAR
Size Tavsiye Ediliyor

x