Anla şimdi ey aziz! Sultan Mehmed o dem ki seferden İstanbul’a geldi, bu tarafta İshak Paşa’yı dahi Rumeli’ye bırakmışlardı, İshak Paşa dahi İstanbul’a geldi. Etrafın elçileri gelmeye başladı. Eflak beğinden elçi geldi. Elçisinin yanına elçi koyup Eflak’a gönderdiler. Eflak Beği’ni Kapı’ya çağırdılar. Elçi gitti. Elçiliğini Eflak Beği’ne verdi. Giden elçiye cevap verdi ki:
”Bu benim memleketim bana doğru değildir. Eğer ben memleketimden çıkıp oraya varırsam Macarlar’ı getirirler. Bu memleketi ona verirler. Ancak padişahtan umarım ki uç beğlerinden birini su kenarına göndere. O gelen uç beği bu memleketi bekleye. Ben devletli sultanımın eşiğine yüz sürmeye varayım.” dedi.
Hünkar dahi bu söze inandı. Çakırcıbaşı Hamza Beğ’i gönderdi. Çakırcıbaşı dahi vardı. Tuna kenarına varıp oturdu. Eflak Beği dahi su kenarına geldi. Kondu. Tuna o sırada donmuştu. Bunlar bu tarafta gafil idi. Kendi hallerine meşgul olurlardı. Tuna da gayet donmuştu. O mel’un haramzade Eflak Beği geceleyin buz üzerinden geçti. Tamam gece yarısında Hamza Beğ’in üzerine baskın yaptı. Hayli Müslümanları helak eyledi. Hamza Beğ’i tuttu. Birkaç yerden daha kafir geçirdi. Etrafa hücum etti. O memlekette çok kırgın ettiler. Hamza Beğ’in başını kesti. Macar kıralına gönderdi. Dedi ki:
”Ben Tüklerle düşman oldum.” Bütün kafir beğleri bu kafiri padişaha düşman bilip inandılar.
Aşıkpaşaoğlu Tarihi