Suriye atabeklerinden Nureddin Zengi, 12’nci asrın sonlarına doğru Ortadoğu’ya akın etmiş Haçlı askerlerini küçücük ordusuyla püskürtüp, o günkü İslam dünyasını Haçlı tasallutundan uzun müddet koruyan büyük bir devlet adamıdır. Haçlılarla mücadele bayrağını kendinden sonra, Selahaddin Eyyubi’ye bırakarak Halep civarında ruhunu teslim etmiştir.
Nureddin Zengi, bir gece, Halep’te Hz Muhammed (sav) ‘i rüyasında görür. Kendisine tebessüm ederek bakan Resüli Ekrem Efendimiz, iki mübarek parmağıyla iki adamı işaret ederek:
Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Der.
Heyecanla uykudan uyanan uyanan Nureddin Zengi, bir müddet düşünceye dalar ve tekrar uyur; fakat aynı rüyayı, aynı gece üç defa görür.
Her defasında Hz Resülüllah:
Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Diyerek, iki kır saçlı kimseyi göstermektedir.
Sabah namazını kıldığı büyük Cami’deki Hoca Efendi’ye, bu rüyasını anlatır. Hoca efendi:
Hz Resülüllah, bir tehlikeye maruzdur. Derhal gitmelisin! Diye rüyayı tabir eder. Hemen bir askeri birlikle yola çıkan Nureddin Zengi, bir çok kıymetli hediyeleri de beraberinde, Medine’ye doğru ilerler. Bir haftadan fazla süren bir yolculuktan sonra, nihayet Peygamber şehri Medine’ye doğru varır. İlk iş olarak, Hz Resülüllah’ın kabrini ziyaret eder. Sonra bütün Medine halkını, getirdiği hediyeleri dağıtmak üzere oraya toplar.
Sizler, Hz Peygamberin aziz komşularısınız, bu hediyelerimi lütfen kabul edin, diyerek herkese ayrı ayrı yardımda bulunan Nureddin Zengi; rüyasında kendisine gösterilen adamlara, gelenler arasında rastlayamaz. Bu defa tekrar sorar:
Buraya gelmeyen kimse kaldı mı acaba?
Evet, derler. İki sene evvel batıdan gelmiş iki kimse var ki, onlar hiçbir hediye almazlar, son derece cömert kimseler, gece gündüz evlerine kapanıp ibadetle meşgul olurlar. İçimizde en salih kimseler olarak görünürler. İşte o iki zat burada yoklar. Evleri de Resulüllah’ın kabri saadeti yakınında, şurada.
Derhal bu iki şahsın yanına giden Nureddin Zengi, güç bela kapıyı açtırınca, bir de bakar ki, Hz Resülüllah’ın rüyada gösterdiği kır saçlı iki adam bunlardır. Evin orasında büyükçe bir hasır serili, fakat başka hiç bir şey yok. Etrafı iyice tetkik eden Zengi’nin aklına bir ara şüphe gelir. Şu hasın kaldırın bakayım, der. Kır saçlı adamlar hasın kaldırınca, altında büyükçe bir merdivenin yerin altına doğru uzandığını görünür.
Bu merdivenden yerin derinliklerinde doğru inen adamlar, buradan da Resülüllah’ın kabrine kadar bir mahzen açmışlardır. İşte o günlerde de, tam altına geldikleri Ravzai Mutahhare’yi delip, Resülüllah’ın mübarek vücudunu çalmaya hazırlanmışlardır. Daha sonra da ilk fırsatta mübarek naaşı Avrupa’ya kaçırmayı düşünmektedirler. Hükümdar Nureddin Zengi’nin sıkıştırması üzerine her şeyi itiraf eden bu iki adam, kendilerinin Avrupa’dan geldiklerini, Resülüllah’ın mübarek vücudunu kaçırmak için torbalar dolusu altına pazarlık yaptıklarını apaçık söylerler. Medine halkını hayretlere düşüren bu olay üzerine, suçlılar gereken cezayı görürler. Daha sonra da Ravzai Mutahhare’nin etrafını kazdırarak kurşun duvar çektiren Nureddin Zengi, Resulüllah’ın rüyadaki işaretiyle böyle gizemli bir olayı ortaya çıkaran kimse olur.
Kaynak – Selahaddin Eyyubi Kudüs Fatihi