Tiryaki Hasan Paşa, 10.000 askeriyle 100.000 bin düşman askerini Kanije’de nasıl bozguna uğrattı? | Dtarihi

Tiryaki Hasan Paşa, 10.000 askeriyle 100.000 bin düşman askerini Kanije’de nasıl bozguna uğrattı?

Kanije, Osmanlılar tarafından 1600’de fethedildi. Fetihi temsilen bir camii inşa edildi ve adet üzere ilk cuma namazı bu camiide kılındı.

Avusturyalılar 1601’de müttefik bir ordu ile gelip Kanije’yi kuşattılar. Müttefik orduda İtalya, İspanya, Malta ve Papalık askerleri de vardı. Zekası ve cesareti kadar harp sanatında da yetenekli olan Tiryaki Hasan Paşa, bütün tedbirleri almıştı. Kalede mevcut asker ancak 7000-9000 civarıydı. Düşman askeri ise 70.000-80.000 civarında idi. Bazı kaynaklarda bu sayı 100.000 olarak geçmektedir. Çünkü kuşatmanın bir süre sonrasında Philippe Emmanuel komutasındaki 20.000 kişilik bir ordu da Avusturyalılara destek vermek için kuşatmaya katılmışlardır.

Kanije müdafaasının tarihte eşi ve benzeri yaşanmamıştır. Bu müdafaada Tiryaki Hasan Paşa, ilk günlerde düşman askerine hiç top atmamış ve süvarileri dışarı çıkartmamıştır. Böylece düşman, kalede top ve süvari olduğunu bilememiş ve ordugahını top menzili içine kurmuştur. İlk hafta kale kapıları dahi kapatılmamış, gaziler hücumlarla düşmanı epey hırpalamışlardır.Bir taraftan veziriazamdan yardım isteyen, fakat onun yardıma gelemeyeceğini öğrenen Tiryaki Hasan Paşa, veziriazamın ağzındanmış gibi kendi yazdığı mektupları okuyarak kale müdafaası yapan askerlerinin maneviyatlarını kuvvetlendirmiştir. Diğer taraftan, güya padişaha gönderiyormuş gibi bir takım aldatıcı haberlerle dolu mektuplar yazdırıp, bunların düşman eline geçmesini sağlamıştır. Böylece düşmanlar kalenin durumundan sağlıklı bir haber alamamışlar, üstelik kendi aralarında itilaflar çıkmış ve korkuya kapılmışlardır. Düşman eline geçen üçüncü bir mektup ise, Arşidük Ferdinand ile az sayıdaki adamını kaçırmaya yetmiştir. Müttefik ordu geride 47 büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, binlerce erzak ve Ferdinand’ın altın tahtı ve otağını bırakmıştır.

Sultan III.Mehmed Han, Avusturya ve müttefiklerinin bozgunuyla neticelenen bu zafer haberine çok sevindi. İstanbul’da şenlikler yapılmasını emretti. TiryAki Hasan Paşa’ya vezir rütbesi verilip, haslar, murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi.

Padişah, hatt-ı hümâyununda Hasan Paşa’yı, “Berhudar olasın, sana vezâret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki, mânen oğullarımdır, yüzleri ak ola. Makbûl-i hümâyunum olmuştur. Cümleyi Hak teâlâ hazretlerine ısmarladım” diyerek methediyordu.

Padişahın fermânını okuyan Hasan Paşa, ağladı. Sebebini soranlara, “Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, pâdişâh mektubu yazılmaya başlandı. Bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, pâdişâh mektubu yazılmazdı. Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum” cevâbını verdi.

Bütün bu başarılarının ardından iki rekat namaz kılıp dua eden Tiryaki Hasan Paşa’nın söyledi cümle ise şöyledir:

“Bu nusret mücerred Hakk Teala’nın inayeti ve Hazret-i Resul-i Ekrem’in mucizatı eseridir!”

Türkçe tercümesiyle:

“Bu yardım, kesinlikle Allahü Teala ve Peygamber Efendimiz’in bir mucizesinin eseridir!”

Hasan Paşa, Kanije Zaferinden sonra 1601 yılında Bosna, 1602’de Budin, 1603’te Rumeli beylerbeyliğine tâyin edildi. Celâli isyanlarının bastırılmasında, Kuyucu Murad Paşa’yla birlikte hareket etti. 1608 yılında tekrar Budin Beylerbeyliğine tâyin edilen Hasan Paşa, 1611 yılında bu vazifedeyken vefât etti.

Hasan Paşa; kahramanlığı, zekâsı, askerî kurnazlığı ve vazifeye bağlılığıyla tanınmıştı. İlme büyük değer verip, âlimleri sever ve himâye ederdi.

Vefâtı, devlet erkânı ve halk arasında çok büyük üzüntüye sebep olmuştur …

Son İçerikler

x