Düşünün Yavuz o gün ordularıyla bugünkü Türkiye’mizin Kilis sınırında Til-Habeş bölgesinde Mercidabık Savaşi’nı kazanmış ve koca Memlük Devleti’ni yenmiş. Muzaffer bir komutan edasıyla Halep’e iniyor. Halep Ulucamii’nde cuma namazı kılınacak. Cuma namazında hutbeye çıkan imam artık oralar Osmanlı toprağı olduğu için Hutbede Yavuz’un adını okuyacak. ”Hakimü’l-Haremeyni’ş-Şerifeyn” diye okuyor. Yani Mekke ve Medine’nin hakimi diye… Yavuz hemen oturduğu yerden ayağa kalkıyor, ”Hayır, hakim değil, biz ancak o kutsal beldelerin hadimi olabiliriz,” diyor ve ondan sonra Osmanlı’nın yıkılışına kadar Osmanlı padişah unvanlarında ve tören hitaplarında ”Hadimü’l- Haremeyni’ş-Şerifeyn” ifadesi kullanılıyor.