Yavuz Sultan Selim’in musahibi olan Hasan Can bir kış gecesi sabah namazına müteakip hünkarının yanına gider. Yavuz kendisine bu gece hangi rüyayı gördüğünü sorunca o da hiçbir rüya görmediğini söyler. Yavuz ısrarlı bir şekilde, böylesi uzun kış gecelerinin rüyasız geçmeyeceğini ve gördüğü rüyayı kendisine anlatmasını ister. Hasan Can ‘‘Vallahi rüya görmedim.” diyerek yemin edince Yavuz: ‘‘Acayip…” diyerek garipser. Kısa bir müddet sonra Yavuz, Hasan Can’ı mütedeyyin bir yapıda olan Kapıağası Hasan Ağa’ya gönderip bir ihtiyacının olup olmadığını öğrenmesini ister. Hasan Can, Kapıağası Hasan Ağa’nın yanına varır ve selamını verir. Hasan Ağa mahzun ve düşünceli bir halde durmaktadır.
Bu halini gören Hasan Can, Ağa’ya: ”Ağa hazretleri, kalbiniz gamlı, gözleriniz nemli; ne hal vardır?” diye sorar. Hasan Ağa ise bir rüya gördüğünü ve rüyanın tesiriyle bu halde olduğunu söyler. Hasan Can büyük bir şaşkınlıkla: ”Padişahımız bu sabah bana ne rüya gördüğümü sordu bende rüya görmediğimi söyleyince pek hayret etmişti.” der.
Hasan Can, Ağa’dan gördüğü rüyayı hemen anlatmasını ister. Hasan Ağa başlangıçta rüyasını anlatmaya pek yanaşmasa da daha sonrasında anlatır. Ağa’nın rüyasında Arap simali, nurani yüzlü, beyaz kıyafetli kimseler ellerinde bayraklarla sarayın kapısına gelirler. İçlerinden birisi Ağa’ya: ”Ben Ali Bin Ebu Talibim, Bunlar da Peygamberimizin ashabıdır. En öndekiler Hz Ebubekir, Hz Ömer ve Hz Osman’dır. Hz Peygamber bizleri elçi edip Selim Han’a gönderdi. ”Varın gidin Selim Han’a söyleyin. Harameyn’in hizmeti ona verildi.’ demiş.
Hasan Can rüyayı dinler dinlemez hemen Yavuz Sultan Selim’in huzuruna çıkıp: ”Padişahım rüyayı bu Hasan kulunuz değil de diğer Hasan kulunuz görmüş.” dedikten sonra padişahtan müsaade alıp rüyayı nakleder. Yavuz Sultan Selim rüyayı dinledikten sonra metanet içinde Hasan Can’a dönerek:
”Bizim hakkımızda ilahi ferman verilmiş. Ben sana demez miyim ecdadım bir yere kendisine görev verilmeden hareket etmezdi. Biz bir yere gidersek Alem-i İslam’a hizmet için gideriz. Ecdadım keramet sahipleriydi, onlara yanlız ben benzemedim, bu seferin rüyasını da işte bu salih kul gördü. Tez Mısır Seferi hazırlıkları başlansın!” der.
Koçu, a.g.e.,s125.