Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kırım Han’ı Murad Giray’ı Viyana’ya altı saat mesafede, Tuna nehri üzerinde bulunan bir taş köprünün muhafazası için görevlendirmişti. Kırım Han’ı Viyana’ya doğru gelecek düşman kuvvetlerinin bu köprüden geçişini engelleyecekti. Geçişi engelleyemezse düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Ancak bunları yapmadı.
Viyana kuşatmasında bizzat bulunmuş olan, Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa tarihinde bu hadiseyi şöyle anlatır;
”Murad Giray, düşmanın Tuna’yı geçmesine engel olmak için görevlendirildiği İskender Köprüsü’nü muhafaza edememiş elini böğrüne koymuş olduğu halde düşmanın geçişini seyrediyordu. Bu durum üzerine imamı yanına giderek:
-”Han’ım şu bölük bölük geçen kafirleri kırdırsanız gerisi kesilmez miydi?” demesi üzerine Kırım Han’ı:
-”Behey Efendi sen bu Osmanlı’nın bize ettiği cevri bilmezsin. Yanlarında Eflak ve Boğdan keferesi kadar rağbetimiz kalmadı. Bu düşmanın durumunu kaç defa bildirdim. Düşman çok, mukavemet mümkün değil, askerleri siperlerinden çıkarıp, gerekirse saf cengi edelim ve illa selamet yere gidelim dedim, inadından dönmeyip söz geçiremedim. Tekdir yollu cevaplar gönderdi. Mektubunda kokmuş beygir eti yediğimize kadar yazmış. İnşaallahu Teala bu düşmanın defi yanımda işten bile değildi ve bilirim ki dinimize de düşmez ihanettir. Lakin gayret beni komadı, onlarda görsünler kendilerin, kaç akçelik adam imiş. Tatar kadri bilsinler” dedikten sonra ordugaha geri döndü”.
Romen tarihçi Yorga, Polonya Arşivi’nde bulduğu bazı belgelerde Kırım Hanı Murad Giray’ın Jan Sobieski’ye karşı koymayacağını yazdığını belirtir. Kırım hanlarının soyundan gelen Mehmed Giray ise Kırım hanlarına dair yazdığı eserinde Merzifonlu’yu suçlar onun Kırım hanını suçlayıcı davranışlarından dolayı Murad Giray’ın Viyana’ya yardıma gelen Hristiyan ordusuna karşı kayıtsız kaldığını belirtir.
Sorularla Osmanlı İmparatorluğu