Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular:
“Allahu Teâlâ’nın ilk yarattığı şey akıldır. Allahu Teâlâ onu yaratınca:
“Bana yönel!” dedi. O da yöneldi. Sonra:
“O yana git!” dedi, o da gitti.
“Otur!” dedi; oturdu. “Konuş!” dedi; konuştu. “Sus!” dedi, o da sustu.
Bunun üzerine buyurdu ki:
“İzzetime, celâlime, azametime, ululuğuma, saltanatıma ve sonsuzluğuna yemin ederim ki; bana senden daha sevimli gelen ve yanımda senden daha şerefli olan hiç bir varlık yaratmadım. Seninle tanınır, seninle hamd olunur, seninle itaat edilirim. Seninle alır, seninle veririm. Seni ayıplarım. Mükafaat ve ceza sanadır. Sana da sabırdan daha faziletli bir şeyle ikram etmedim.”
(Beyhâki, Şuabu’l-îmân, IV, 154; Tabarani, el-Evsat, No: 1866; Ali el-Muttaki, Kenzu’l-Ummal, III, 383; Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, VIII, 28.)
Hz. Âişe (r.ah), Rasûlullah’a (s.a.v) : “Ya Rasûlallah! İnsanlar ne ile üstünlük elde ederler? diye sordu. Efendimiz (s.a.v):
“Dünya ve ahirette akılla üstünlük sağlarlar” buyurdu.
Âişe (r.ah) vâlidemiz, devamla demiştir ki:
“İnsanlar amelleri sebebiyle karşılık görmezler mi?” diye sordum;
Rasûlullah (s.a.v):
“Ya Âişe! Allahu Teâlâ’ya itaat yolunda ancak gerçek akıllı kimseler amel eder. Herkes, akılları nisbetinde amel eder ve o ölçüde karışıklık bulur” buyurdu.
(Zebidi, İthafu’s-Sâde, I, 757.)