Çanakkale Savaşı’nın en dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşa, ordunun  içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumalarını emrini verir. Emri olan alan yüzlerce asker, şafak kızıllığında, davudi sedasıyla o lahuti nağmeleri Çanakkale’nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler. Çok geçmeden  düşman mevzilerinden kağıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not: – >
Menü Kapat

Çanakkale Savaşı’nın en dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşa, ordunun  içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumalarını emrini verir. Emri olan alan yüzlerce asker, şafak kızıllığında, davudi sedasıyla o lahuti nağmeleri Çanakkale’nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler. Çok geçmeden  düşman mevzilerinden kağıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not:

Çanakkale Savaşı’nın en dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşa, ordunun  içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumalarını emrini verir. Emri olan alan yüzlerce asker, şafak kızıllığında, davudi sedasıyla o lahuti nağmeleri Çanakkale’nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler.

Çok geçmeden  düşman mevzilerinden kağıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not:

”Bizler Hindistanlı Müslüman askerleriz.  İngilizler bize, Almanlara karşı Osmanlı’nın  yanında savaşacağımızı söylediler. Biraz önce ezan sesi duyduk, siz kimsiniz? ” 

Mehmetçiğin kanı donar. Tarih, kandırılmışlığın böylesine çok az şahit olmuştur. Hemen cevap verilir:  ”Burası Osmanlı payitahtının kapısı. Bizler de Asakir-i Osmanıyız.”

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’ya karşı savaşan Hintli askerlerin zaiyatı seksen beş bin kadardır ve bu rakam,  bütün cephelerdeki Hintli zaiyatının %70’ini teşkil etmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x