Tüm tarihi gerçeklere rağmen Cengiz Han’ı demirci yapmak, onu biraz da Şaman yapmaktı ve bunun için çok neden vardı. 12. yüzyıl, Şamanların hırslarının arttığı ve büyük bir olasılıkla uzun zamandan beri ulaşmak için can attıkları yüce güce karşı konulmaz yükselişlerinin başladığı dönemdi. ”Büyük Şaman Papazı”, Beki adı altında Güney Sibiryalı ormancı ulusların çoğunda, daha az bir ölçüde de göçebe çobanlarda önder konumuna ulaştı. Elde ettikleri başarı ve Tayciutlar, Tümetler, Merkitler, Kırgızlar ve kısa bir süre sonra Naymanlar, Tatarlar ya da Kongiratlarda üstlendikleri sihirsel-dinsel ve politik ikili işlevleri çok açıktır. Cengiz Han’ın gerçek ya da gerçek olduğu varsayılan büyük amcası, ilk Moğol İmparatorluğu’nun son hanı Kutula’nın bir Şaman olup olmadığının belirlenmesi ortaçağ Şamanizm tarihi ve Cengiz Han soyu tarihi açısından ilginç olur. Reşidüddin’in bu konu hakkındaki açıklamalarına rağmen hala bir şüphe kalmıştır:
”Kış geceleri, tüm ağaçları ateşe atıp yanında yatma alışkanlığı vardı. Yanan tahtanın külleri üstüne düşer, derisini kızartırdı, ancak o buna dikkat etmez ve uykusundan uyanırsa, bir böcek tarafından ısırıldığını düşünürdü.”
Cengiz Han hiçbir zaman demirci olmadığı gibi, Şaman da olmamıştı -kanıt olarak Büyük Şaman rahipliğine karşı verdiği savaş ve sonunda onları köleleştirmesi yeterlidir- yine de Şaman olduğu söylenirken tereddüt edilmemişti. Bu hikayelerin sorumlusu, fatihin ölümünden yaklaşık otuz yıl sonra eserini yazan tarihçi Cüzcani’dir. Anlattıklarına göre Timuçin büyü yapıyordu ve cinlerle dosttu. Transa girer ve bu haldeyken cinler tarafından esinlenerek sözler söyler, özellikle de kendi zaferlerini öngörürdü. Bu bilginin doğruluğundan emin değiliz, ancak bozkır uygarlığı için hiç garipsenecek bir durum değildir: Bu sonraları daha Müslüman bir bağlamda Timurlenk hakkında da yayılacaktı. Hristiyanlar ve Müslümanların birbirleriyle yarışırcasına tekrarladıkları gibi, iktidardan yanaysalar fatihe melekler, aleyhindeyseler cinler yol gösterir.
Moğol İmparatorluğu – Jean Paul Roux