Hz İbrahim zamanında birkaç sene devam eden bir kıtlık oldu. Buğday ve arpa, değme yerlerde bulunmaz bir meta haline geldi. Kafirler, Hz İbrahim Peygambere aldırmazlardı. Onu her hayırlı işten menederlerdi. Hz İbrahim’in cemaati açlıktan bizar olmuşlardır. Hz İbrahim dedi ki: | Dtarihi

Hz İbrahim zamanında birkaç sene devam eden bir kıtlık oldu. Buğday ve arpa, değme yerlerde bulunmaz bir meta haline geldi. Kafirler, Hz İbrahim Peygambere aldırmazlardı. Onu her hayırlı işten menederlerdi. Hz İbrahim’in cemaati açlıktan bizar olmuşlardır. Hz İbrahim dedi ki:

Hz İbrahim zamanında birkaç sene devam eden bir kıtlık oldu. Buğday ve arpa, değme yerlerde bulunmaz bir meta haline geldi. Kafirler, Hz İbrahim Peygambere aldırmazlardı. Onu her hayırlı işten menederlerdi. Hz İbrahim’in cemaati açlıktan bizar olmuşlardır. Hz İbrahim dedi ki:

-Bu kafirler bana şehirden tahıl ve yiyecek aldırmazlar, bari gideyim de kenar semtlerden alayım.

Develerine boş çuvalları yükletti. Kenar semtlerden tahıl almaya gitti. Kafirler işitir işitmez dört bir yana haberler göndererek nerede olursa olsun Hz İbrahim’e kimsenin tahıl vesaire vermemesi için sıkı sıkı tenbihatta bulundular. Hz İbrahim kimseden istediklerini alamadı. Aciz kaldı. Deveciklerini katar ettiği yere vardı. Kafirlerin gayret ve tedbirleri sebebiyle şehire boş dönüyor intibasını silmek için çuvallara kum ve toprak doldurdu. Develerine yükletti. Kafirlere karşı evine geldi. Kafirler bakıp gördüler ki Hz İbrahim’in develeri boş değil yüklü çuvallarla dönmektedir. Bunun üzerine kendisine gelerek dediler ki:

-Bunu nereden buldun? Kimden temin ettin?

Gizlice öğrettikleri çocukları çuvalların içindekini kontrol etmek ve büyüklere haber vermek için oynamak üzere öğretilmiş olarak çuvalların yanına gönderildi. Çocuklar hem oynuyorlardı, hem de ellerle ve parmaklarıyla çuvalları dürtüklüyorlardı ki içindekinin ne olduğunu iyice anlasınlar. Çocuklar denileni yaptılar. Ve kendi kendilerine dediler ki ”Bu buğday değil de buğdayın un haline getirilmişidir”. Hiç kimse bu yüklerin un olmadığının farkına varamadı.

Akşamleyin Hz İbrahim Hatunu Sare’ye dedi ki:

-Ya Sare! Dur şu çuvallardaki kumu taşıyalım. Üzerimize din gayreti galip geldi. Kafirlere mahcup olmamaya gayret ettim. Zira gittiğim yerlerde kimse bana tahıl satmadı.

Bu sebeple ben de çuvalları kumla doldurdum. Kimse görmedi. Dur çuvalları açıp kumları dışarıya ve kimse görmeden dökelim.

Sare Hatun durdu. Dökmek üzere çuvalların ilkini açtıkları zaman gördü ki çuvalın içi unla dolu. Diğerini açtı ve o da aynı şekilde unla dolu idi. Hepsi de latif buğday unu ile dolu idi.

-Ya Halil, o kum çuvalı dediğin hangisidir? Açtıklarının hepsi unla dolu.

Hz İbrahim dedi ki:

-Hepsi de kumla doludur. Sare cevap verdi ki:

-Hepsi kumla değil de buğday unuyla dolu.

Halil Peygamber baktı gördü ki kumla doldurduğu çuvallar Hakk’ın kereminden hep un olmuşlar.

Hakk’ın gerçek kullarının gayreti hak üzerinedir. Dilerse kumu un eyler, dilerse unu kum eyler.

”Allah-u Teala dilediğini mübalağa ile yapar” (Hud, 107) ‘‘istediği gibi hükmeder.” (Maide, 1) Bu ayetleri okumadın mı? Okuyandan da mı işitmedin?

Ben-i İsrail’in ambarlarındaki tahılları, çuvallarındaki unları, teknelerindeki ekmekleri hep taş oldu.

Müzekkin Nüfus – Eşrefoğlu Rumi

Son İçerikler

x