M.Ö 209 yılında etrafa varlığını kabul ettirmeye başlayan Hun Devleti Teoman’ın oğlu Mo-ton’un (Mete) darbesi ile sarsıldı. Daha ayakları üzerinde yeni yeni durmaya başlayan Hun Devleti kısa süre içerisinde Han’ın yanlış tercihiyle varlığını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Teoman Han, Ulu hatun yani ilk eşinden olan büyük oğlu Mete’yi töre gereği tahtın varisi olmasına rağmen, kendi oğlunu hakan yapmak isteyen ikinci eşinin etkisi ve entrikalarıyla veliahlıktan uzaklaştırmak istemiştir. Bunu da açıkça değil bir komplo ile yapma yoluna gitmiştir. Teoman’ın ikinci eşi büyük gayeleri olan son derece muhteris bir kadındı.
O, kendi amacı doğrultusunda eşinin fikrini ve davranışını değiştirmiştir. Amacı kendi oğlunu veliaht yapabilmekti. Fakat buna töre engel teşkil etmekteydi. Çünkü eski Türk devletlerinde taht veraset hukuku ancak hükümdarın ilk eşinden doğan oğulları çok küçük yaşta, hasta veya malül iseler, tahta hükümdarın diğer kardeşlerinden biri çıkmaktaydı. Bu duruma göre, tahta bulunan hükümdarın birinci eşinden oğlunun hatta kardeşlerin bulunmaması halinde ikinci eşinden doğan oğlunun tahta çıkması şansı olabilirdi.
Türk töresi böyle emretmesine rağmen ikinci eşinden doğan oğlunu veliaht yapabilmek için Mete’yi feda etmek istemiştir. Bunu açıkça yapmamış, törenin, beylerin ve halkın baskısını kendi üzerinde hissettiğinden niyetini gizlemek zorunda kalmıştır. Bunun için Mete’yi devrin büyük güçlerinden Yüeçi Devleti’ne yapılan barış anlaşmasının teminatı olarak rehin gönderdi. Akabinde de Yüeçiler üzerine sefer için hazırlıklara başladı. Teoman’ın bu hareketi anlaşmanın bozulması Mete’nin öldürülmesi demekti.
Çok iyi yetişen, hukuki olarak tahtın varisi olan ve gerek devlet erkanı gerek beyler gerekse ordu üzerinde büyük bir etkisi bulunan, aksakallıların kendisindeki cevheri gördüğü Mete, Hun başkentindeki sadık adamları ve devletin asli unsurları beyler tarafından babasının niyetinden haberdar edilmiş. Hun ordusu Yüeçi sınırına yaklaştığında meşhur beyaz atının çevikliği sayesinde kaçarak ülkesine dönmüş ve bu sayede babasının komplosundan kurtulmuştur.
Artık Mete herkesin gözünde bir kahramandır. O, gösterdiği olağan üstü başarıyla sadece hayatını değil, devletin ve milletin itibarını da kurtarmıştır. Oğlunun konumu, beylerin, halkın nezdinde düşeceği durum karşısında Teoman geri adım atarak onu ordu komutanlığına getirmiş, böylece hadiseyi unutturmak, kapattırmak istemiştir. Mete ve devlet içerisindeki deruniler ise bu meseleyi asla unutmadılar. Artık Teoman’a olan güven sarsılmıştır, örtülü bir iktidar mücadelesi başlamıştı. Büyük bir birikimin ve uzun mücadelelerin sonunda kurulan devletin kaos yaşamasına müsaade edilmeyecekti.