Timur, nazikane bir mektup da Yıldırım Bayezid’a gönderdi. Timur bu mektubunda sadece Kara Yusuf ile Sultan Ahmed’e hiç bir şekilde yardım edilmemesini istiyordu. Halbuki Kara Yusuf ile Sultan Ahmet Beyazit’ın himayesine sığınmışlardı., Beyazıt ile sıkı ittifak halindeydiler. O zamana kadar Timur’un Beyazıt ile hiç bir kişisel kavgası olmamıştı. Türklerin askeri kudretlerine saygısı vardı. Belki de Beyazıt Avrupa’da kalmakla yetinselerdi, Timur onların işlerine karışmayacak, onları kendi yurtlarında, kendi hallerine rahat bırakmak isteyecekti.
Yıldırım Beyazıt’ın verdiği karşılık hiç de uysal bir cevap olmadı: ”Ey Timur denilen kelb-i akur, bilesin ki kendilerine sığınan bir dostu korumak, düşmanlarıyla boy ölçüşmekten kaçınmak, yalana, hile ve entrika oyunlarına baş vurmak bizim adetimiz değildir.”
Timur da buna bir cevap vermekte gecikmedi. Mektubunda, Osmanlı sultanlarının soyca Türkmen aşiretlerinden gelmekte olduklarını ima edip: ”Ben sizin aslınızı bilirim” dedikten sonra, Türkmenlerin zekalarıyla meşhur insanlar olmamakla birlikte Beyazıt’ın iyi düşünmesini, fillerine karşı bir maceraya atılırsa sonunun iyi olmayacağını, fillerin ayakları altında ezileceğini hatırlattı. Mektubunu şöyle bağladı: ”Öğüdümüze kulak asmazsanız pişman olursunuz. İyi düşününüz, ondan sonra işinize nasıl geliyorsa o yolda davranınız.”
Bu kez Beyazıt, Timur’a verdiği cevapta, kendi muzaffer geçmişini özetleyerek, küfrün kalesi Avrupa’yı nasıl fethetmek üzere olduğunu, kendisinin nasıl İslam’ın hakiki kahramanı ve bir şehit oğlu olduğunu anlattı. Sonunda da şöyle dedi: ”Uzun zamandır sizinle boy ölçüşmek isterdik. Şimdi şükür Allah’a bunun zamanı geldi. Siz gelip bizi bulmazsanız, biz ta Sultaniye’ye kadar sizin peşinizi kovalayacağız. O zaman zafer kimi yüceltecek, kim hezimetle yere serilecek göreceğiz.”
Görünüşten anlaşılıyor ki Tatar Cihangir, Yıldırım’ın bu mektubuna sıcağı sıcağına cevap vermemiştir. Daha sonra, kısa bir mektup yazarak, Beyazıt’ın Kara Yusuf ile Sultan Ahmet’i derhal himayeden vazgeçmek suretiyle savaşı önleyebileceğini bildirmiştir.
Yıldırım buna da şiddetle cevap verecektir. Yıldırım’ın bu mektubu öyle ağır bir dille yazılmış olacak ki Tatar vakavünisleri bile bunu vakayinamalerine aynen geçirmeye cesaret edememişlerdir. Beyazıt kendi adını mektubun baş tarafına süslü yaldızlı harflerle, Timur’unkini ise onun çok aşağısına küçük harflerle ve siyah mürekkeple yazdığı gibi, ona ”Timur-ü-leng” diye hitap etmekteydi. Yıldırım, bu mektubunda tehditler arasında, Timur’un gözde karısını kollarının arasına almaya ahdettiğini de bildiriyordu. İhtiyar Tatar bu mektubu alınca deliye döndü.
Kasırga ve Dehşet Timur