Yüce Allah konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
”O yine bir yol tuttu. Sonunda,iki set arasındaki bir yere ulaşınca, onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu.” (Kehf 91)
Yine Zülkarneyn, bilgisi az bir milletle karşılaştı.
Türkler, Zülkarneyn’e; (Ye’cuc ve Me’cu’u kasdederek) bu iki kabilenin, kendilerine haksızlık ettiklerini, beldelerinde bozgunculuk yaptıklarını ve yollarını kestiklerini söylediler. Sonra da Zülkarneyn’e; kendilerine ulaşmalarını engellemek suretiyle Ye’cuc ve Me’cuc ile kendileri arasına bir set yapmasını sağlamak için ona bol miktarda haraç getirdiler. Zülkarneyn ise Allah’ın kendisine vermiş olduğu bol miktardaki mallarla yetinerek Türklerin getirmiş olduğu haracı almaktan kaçınıp:
”O dedi ki: Rabbimin bana vermiş olduğu imkanlar hayırlıdır.” (kehf 95)
Sonra Zülkarneyn, Türklerden; kendileri ile haksızlık eden milletler arasına bir sed yapması için adamlar ve aletler toplayıp getirmelerini istedi. İki dağ arasına konulacak bu sed, iki tarafın arasına engel olacaktı. Bunun, gerisinde derin ve engin denizler ile zirvesine bakılamayacak kadar yüksek dağlar vardı.
Nihayet Zülkarneyn bu seddi inşa etti. İnşaat malzemesi olarak demir ve eritilmiş bakır kullandı. Kurşun da kullandığı da rivayet edilmiştir. Fakat doğru olan, ilk görüştür. Kerpiç yerine demir, çamur yerine de eritilmiş bakır kullandı. Bu sebeple Yüce Allah buyurmaktadır:
”Artık Ye’cuc ve Me’cuc bu engeli ne aşabildiler, ne de delebildiler.” (kehf 97)
İbn Kesir – Peygamberler Tarihi