Muaviye’nin oğlu Yezit, babasının Hz Hasan’ı halef göstermesi üzerine Cade’ye, Şam’dan zehir ile… - Dtarihi
İslam tarihiMuaviye’nin oğlu Yezit, babasının Hz Hasan’ı halef göstermesi üzerine...

Muaviye’nin oğlu Yezit, babasının Hz Hasan’ı halef göstermesi üzerine Cade’ye, Şam’dan zehir ile…

-

Hazreti Hasan’ın bir özelliği çok evlenir, boşanırdı. Aldığı her kadın ise Hasan’ı çok sevip, aşık olurdu. Fakat Cade binti Eş’as boşanmaktan çok korkup, kin tuttu.



Muaviye’nin oğlu Yezit, babasının Hz Hasan’ı halef göstermesi üzerine Cade’ye, Şam’dan zehir ile, ”Seni ben alacağım, tepeden tırnağa kadar mal, süs eşyası içine koyacağım” haberini gönderdi. Cade aldandı ve Hasan’ı iki defa zehirledi ise de Hasan kurtuldu.

Bu hıyanet, Hz Hasan’ı Musul’a sevk etti. Musul’da iken kör taklidi yapan biri, Hasan’a çarpar, elindeki bastonla ayağını yaralar. Bastonun ucu zehirlidir. Peygamberimizin aziz torunu dayanılmaz acılar içinde kıvranmaya başlar. Fakat ilahi inayet yine imdadına yetişir ve kurtulur.

Her şeye rağmen baba ocağına dönmeye karar verir. Artık çıkmamak üzere Medine’dedir. Fakat evine itimadı yoktur; kız kardeşi Ummu Gülsüm’e misafir olur. Buna rağmen Cade, bir gece yarısı gizlice gelmiş, Hz Hasan’ın yattığı odanın yer seviyesindeki penceresinden uzanmış ve oradaki su güğümünün içine elmas tozu dökmüştür.



Biraz sonra uyanan ve bu sudan içen; içmesiyle birlikte, ciğerini yakan ve midesini parçalayan Hz Hasan, hemen kardeşi Hz Hüseyin’i çağırtır. Çünkü bu acı diğerlerine benzememekte, kendisini ölümün eşiğine getirmiş bulunmaktadır. Hz Hüseyin’e ilk sözü, şu vasiyeti olur:

”-İki gözüm kardeşim, artık bize sefer görünüyor. Çocuklarımın emaneti sanadır. Resullallah’ın türbesi civarında gömülmemi vasiyet ediyorum. Bunun için Hz Aişe’den izin istersin…”

Hz Hüseyin, ”Hele seni bu hale getirenleri önce bir haber ver bakalım kimlerdir?” diye sorunca; büyük insan, bu hususta konuşmayı lüzumsuz görür:



”-Bize düşen, sabır ve teslimiyettir” cevabını verir.

Bir ara telaşlanır. Hz Hüseyin:

”-Ölümü sakin ve telaşsız karşılamak gerekir” deyince, şu karşılığı verir. Bunlar son sözleridir:



”-Nasıl telaşlanmam? Şu anda Allah’ın benzerini dünyada göstermediği heybetli emrine giriyorum. Bu güne dek mislini görmediğim bir takım mahlukları da görüyorum, nasıl telaşlanmam?”

Tarihimizde İz Bırkanlar Son Nefeslerinde Neler Dediler? – Muammer Yılmaz

Mutlaka Okumalısınız

Nuh tufanı bölgesel mi oldu yoksa tüm Dünya’yı mı kapsadı?

İbn Cerir et-Taberi ile birçok kimse, tufanın Kıpti hesabına...

Kul hastalandığı zaman Allah Teala’nın gönderdiği iki melek

Kul hastalandığı zaman Allah Teala ona iki melek gönderir: ''Bakın...