Ca'ber Kalesi'nin yakınlarındaki türbede yatan Süleyman Şah kimdir? - 20 Ekim 1921'de TBMM hükümetiyle Fransa hükümeti arasında imzalanan Ankara İtilafnamesi'nin dokuzuncu maddesi gereğince... - Dtarihi
Türk tarihiCa'ber Kalesi'nin yakınlarındaki türbede yatan Süleyman Şah kimdir? -...

Ca’ber Kalesi’nin yakınlarındaki türbede yatan Süleyman Şah kimdir? – 20 Ekim 1921’de TBMM hükümetiyle Fransa hükümeti arasında imzalanan Ankara İtilafnamesi’nin dokuzuncu maddesi gereğince…

-

20 Ekim 1921’de TBMM hükümetiyle Fransa hükümeti arasında imzalanan Ankara İtilafnamesi’nin dokuzuncu maddesi gereğince Ca’ber Kalesi ve kuzeybatı eteklerindeki ”Türk mezarı” diye anılan türbenin bulunduğu bölge (8.797 metrekare), Anadolu Türkleri için manevi bir önemi olmasından dolayı Türkiye’ye bırakıldı. Türkiye Cumhuriyeti toprağı sayılan bu bölgede bulunan jandarma karakolu Türk bayrağını dalgalandırmaktaydı. 1974’te Tabya barajının altında kalacağı anlaşılan mezar, Suriye ile yapılan anlaşma uyarınca kuzeydeki Karakozak mevkiine nakledilerek, yeni bir türbe yapıldı.

 

 

Burada yatan Süleyman Şah’ın kim olduğu belli değildir. Aşıkpaşazade, Neşri, Oruç gibi bazı Osmanlı tarihçileri Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın, Urfa tarafında bulunduktan sonra Fırat’ı geçerken boğulduğunu ve Ca’ber Kalesi’ne gömüldüğünü anlatırlar. Enveri ise bu Süleyman Şah’ın, Türkiye Selçukluları’nın kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah olduğunu belirtir. Selçuklu tarihinin önemli uzmanlarından Osman Turan ise Ca’ber Kalesi’nde yatan kişinin Kutalmışoğlu Süleyman Şah olmadığını belirtir. Kutalmışoğlu’nun mezarı Halep Kapısı’ndadır ve o öldüğünde Ca’ber Kalesi Selçuklular’ın eline geçmemişti. Osmanlı tarihlerindeki nehri geçerken boğulma ile ilgili rivayetler de Süleyman Şah’a değil, oğlu Kılıçarslan’ın Habur Irmağı’nda boğulmasına uygundur.

Anadolu’nun fatihleri olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Kılıçarslan hakkındaki Anadolu Türkleri arasında yaşayan hatıralar Osmanlılar’a intikal etmiş, bu yüzden bazı Osmanlı tarihçileri Süleyman Şah’ı kendi cedleri gibi kabul etmişlerdir. Ancak son yapılan araştırmalara göre Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah değil, Gündüz Alp isimli birisidir. Enveri, Karamanlı Mehmed Paşa, Ahmedi gibi Osmanlı tarihçileri Osman Gazi’nin dedesi olarak Gündüz Alp ismini verirler.

Öyleyse Ca’ber Kalesi’nde yatan kimdir? Bu sorunun cevabını bugün için verebilecek durumda değiliz. Belki de burada yatan Süleyman Şah, Osmanlılar’ın atalarından birisidir. Orhan Bey’in oğluna Süleyman adını vermesi, ataları arasında bu isimde birinin olabileceğini düşündürtmektedir.

 

 

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu – Erhan Afyoncu

Son İçerikler

Sofra kurulmuş, herkes oturmuş. Yemeğe başlarken cemaat ”Bismillah” dedikleri halde, ihtiyar buna katılmayıp bir şey söylemeyince Hazret-i İbrahim:

Bir hafta kadar Hazret-i İbrahim'in misafirhanesine hiçbir misafir gelmemiş. Oysa o mübarek peygamber, belki muhtaç bir misafir gelir diye...

Mustafa Kemal bütün hayat felsefesini şu cümlede özetlemiştir:

Mustafa Kemal bütün hayat felsefesini şu cümlede özetlemiştir: ''Hayat demek mücadele demektir. Hayatta muvaffakiyet mutlaka mücadeleyle mümkündür.'' Onun inanışı,...

Hz Muhammed (sav) – “Üç sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve kendilerini temize de çıkarmaz. Onlar...

Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Üç sınıf insan vardır ki, Allah...

Haccac-ı Zalim, Kuteybe bin Müslim, Abdurrahman gibi kan dökücü Arap komutanları Türkleri nasıl katletti?

Gerçi Haccac-ı Zalim, Kuteybe bin Müslim, Abdurrahman gibi kan dökücü fakat yetenekli komutanların yönettiği Arab ordularının zor ilerleyişinin bir...

Hz Hızır’ın sırrını bilen kişiyi Firavun neden öldürttü? Bu olayın başlangıcı şöyledir: Hızır, İsrailoğulları’nın ileri gelenlerinden biriydi. Manastırında yaşayan bir rahibe uğramaktaydı. Rahip…

”Resulullah’ın yürütüldüğü (Mi’raç) gecesi güzel bir koku duydu. Bunun üzerine Resulullah -Ey Cebrail! Bu güzel koku da nedir? diye sordu. Cebrail: -‘Bu;...

Ancak Kârun, hem bu sözlere hem de Mûsâ -aleyhisselâm-’ın nasîhatlerine kulaklarını tıkamıştı. Öyle ki, Mûsâ -aleyhisselâm-, ona malının zekâtını vermesini söylediğinde, zenginliğini bir bakıma ona borçlu...

Önceleri sâlih bir insan olan Kârun, Allâhʼın bir imtihan olarak ihsân ettiği nîmetleri kendinden bilip şımarınca, dayanıp güvendiği hazineleriyle birlikte...

Mutlaka Okumalısınız

Bunları da BeğenebilirsinizÖNE ÇIKANLAR
Size Tavsiye Ediliyor

x