Venedik elçisi günlerce bekledikten sonra Cihangir Sultan Yavuz’un huzuruna kabul edildi. Yapılan görüşmenin ardından dışarı çıktı. Elçi, Cihangir Sultan’la görüşmesinin ardından ülkesine döndü.
Venedik’teki üst düzey yöneticiler başta olmak üzere herkes, Osmanlı sultanının nasıl birisi olduğunu öğrenmek istemekteydiler. Devletin ileri gelenleri, İstanbul’dan dönen elçiye, dünya sultanı Yavuz Sultan Selim’in nasıl birisi olduğunu sordular.
Elçi, ezilip büzülerek:
”-İnanamayacaksınız ama dedi, yüzünü göremedim.”
Yavuz’u merak edenler, elçinin bu sözü karşısında oldukça şaşırdılar:
”Sultanın huzuruna girdiğin hatta birkaç adım uzağına kadar vardığın halde nasıl göremedin?” diye sordular.
Bunun üzerine elçi gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı:
”Kılıcı öyle parlıyordu ki gözlerim kamaştı. Bu nedenle sultanın yüzüne bakamadım”
Venedik elçisinin bu sözleri, döndü dolaştı İstanbul’a, Yavuz Sultan Selim’e ulaştı. Bir Divan toplantısında elçinin bu sözleri Yavuz’a arz edilince Cihangir Sultan çok gururlandı. Önünde el pençe divan duran devlet görevlilerine döndü:
”Unutmayın ki paşalarım Osmanlı’nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima önde olur; gözleri kamaşır, çevrelerini göremezler.
Allah korusun, o kılıç kınına girer de paslanmaya başlarsa işte o zaman, yerde sürünen küçük kafalar yavaş yavaş dikleşir ve gün gelir, kendisini bizimle eşitler, yüzümüze bakmaya başlar.”
Tarihimizden Altın Damlalar – Muammer Yılmaz