Cuma namazından sonra Sultan Alparslan, ordusuna şöyle hitap etti:
Kumandanlarım, askerlerim!
Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz.Bütün Müslümanların mimberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete giderim. Büyük bir inançla söylenen bu heycanlı sözlere askerler hep bir ağızdan: Ey Yüce Sutan! Her zaman senin emrinde ve seninle olaçağız, nereye gidersen oraya gideceğiz, diye haykırdılar. Sultan’ın üzerinde beyaz bir elbise vardı. Düşmana hucum etmeden önce son söz askerlerine şunları söyledi : İşte şehitlik kefenim, savaş meydanında ölürsem beni bu elbise ile gömersiniz.
Bundan sonra Türk ordusu hucuma geçti. Cuma günü öğleden sonra başlayan savaş akşam üzeri sona erdi. Tarihin en büyük savaşlarından biri olan Malazgirt Savaşı Türk Ordusunun kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Büyük komutan Alparslan’ın üstün savaş taktiği ve Türk askerinin cesaret ve kahramanlığı sayesinde elli dört bin kişilik Türk ordusu, kendisinden kat kat fazla olan Bizans Ordusunu birkaç saat içinde kesin bir yenilgiye uğratmiş ve büyük bir zafer kazanmiştı. Bu savaşta Bizans İmparatoru Romen Diyojen de esir alınmiştı. İmparator, savaşın galibi Büyük Türk Hakanı Alparslan’ın huzuruna çıkarıldı. Alparslan İmparatora çok iyi davrandı. Sultan Alparslan İmparator Diyojen’e:
”Zaferi sen kazansaydın bana ne yapardın?” diye sordu .
Diyojen:”Bir fırın hazırlatıp sana çok kötü davranacaktım,’‘diye cevap verdi. Esir imparator bu sözleri ile eline fırsat geçseydi ne kadar acımasız hareket edeceğini söylemekten çekinmemişti. Buna karşı bu büyük zaferin muzaffer komutanı Sultan Alparslan, Diyojen’i affetti ve yanına muhafızlar vererek memleketine gönderdi.
Alparslan bu davranışı ile insanlığa çok önemli bir ahlak dersi vermiş, Türk milletinin sahip olduğu üstün özellikleri göstermiştir.