Bir gün Firavun ile şeytan hamamda otururlardı. Musluğun bir yanında şeytan ve diğer yanında Firavun bulunuyordu. Hamamın suyu akarken buz gibi dondu. Firavun tasıyla su almak istedi. Musluğa tası tuttu, su alamadı. Aciz kaldı. Şeytan:
-Ne oldun?
Firavun dedi ki:
-Suya bilmem ki ne oldu?
Şeytan:
-Aciz kaldın mı, diye sordu. Firavun:
-Aciz kaldım, dedi. Şeytan dedi ki:
-Aciz olan bir tanrı olabilir mi?
Firavun:
-Bu işleri bana yaptıran sensin. Şimdi de karşıma geçmiş gülersin, dedi.
Şeytan sihrini bozdu. Tekrar bayağı gibi su aktı. Firavun şeytana dedi ki:
-Acaba! Allah’ın seninle benden şerli kulları var mı?
Şeytan cevap verdi ve dedi ki:
-Vardır. Firavun dedi ki:
-Kimdir?
Şeytan dedi:
-Başıboş ve cimri olan kimselerdir. Başkalarını ihsan ve cömertlikten alıkoyan kimselerdir. Cömertlikten insanları menedenlerdir. İşte böyle kimseler senden de benden de şerlidirler.
Müzekkin Nüfus – Eşrefoğlu Rumi
Hz Musa, (bir gün) İsrailoğlları'na hutbe vermek üzere ayağa kalktı. Bu sırada ona: -'İnsanların en bilgini kimdir?' diye soruldu. O da: -(İnsanların en bilgini) benim! diye cevap verdi. Hz Musa, ('en iyi bilen Allah'tır yani Allahu a'lem) diye cevap vermediği için Allah, Hz Musa'yı azarladı. Çünkü… Hz Adem: ''Ya Rabbi, İblis'i bana musallat ettin ama ben ondan ancak senin yardımınla kurtulabilirim'' der. Bunun üzerine Allah Teala: ''Doğan her çocuğa bir melek tayin ediyorum'' der. Hz Adem: ''Fazlasını istiyorum'' deyince Ve kibirli İmparator Romen Diyojen, Sultan Alpaslan'a esir düştü. Alpaslan çadırına aldırdı, Romen Diyojen'i... Sordu: -Beni yakalasaydınız ne yapardınız? Romen Diyojen, utana sıkıla cevap verdi: Hikaye edildiğine göre Hz İsa bir gün İblis ile karşılaştı, İblis’in bir elinde bal, diğer elinde kül vardı. Hz İsa: ”Bu bal ve külle ne yapıyorsun ey Allah düşmanı?” diye sordu. İblis: Hz İsa bir gün berrak bir dereden su içti. Tadı gül şerbetinden daha hoştu. Biri testisini o dereden doldurup gitti. Derken Hz İsa o adamın yanına vardı ve testisinden bir yudum aldı. Bu sefer testinin suyu acıydı. Şaşırıp kaldı. Hak Tealaya seslendi: Bir gün bir dostu Yusuf Aleyhisselam'ı ziyaret etti. Konuşuldu, söz sözü açtı, derken Hz. Yusuf dostuna laf olsun diye: - Söyle bakalım. Bana ne hediye getirdin, dedi. Dostu, gerçek dost, akıllı bir kimseydi, dedi ki: SADİ ŞİRAZİ SÖZLERİ Hz. İsa (as) yarım kerpici başının altına koymuş, yatıp uyumuştu. Uyanıp gözlerini açtığında İblis'i başında bekler buldu. Ona: "A melun başımda ne bekliyorsun?" diye sordu. İblis ona dedi ki: Hz Musa'ya beddua eden Bel’am bin Baura, nasıl helak oldu? Bel’am, eşeğinden inmeden ona bir daha vurduğunda eşek yürüdü. Öyle ki Bel’am, Hüsban Dağı’nın tepesine çıktı ve orada Hz Musa ile İsrailoğulları’nın karargahını gördüğünde beddua etmeye başladı. Yalnız İnsan ölürken bakın neler oluyor! - Ölmek üzere olan kişide görülen bazı kötü haller vardır. Bunlar da şöyle sıralanmıştır: Firavun, Hz İbrahim'in eşi Sare'ye dokunmak isteyince nasıl çarpıldı? Görevliler Sare validemizi alıp, Firavun'a götürmek isterler. İbrahim Aleyhisselam'a sorarlar: Samiri'nin çocukluğu Bir gün Hz Adem yolda giderken kendisine şeytan şataştı. Hz Adem dedi ki: -Ya Şeytan! Benimle ve benim oğullarımla bir düşmanlığın var mıdır? Şeytan cevaben: Sokullu Mehmed Paşa nasıl öldürüldü? Musa Aleyhisselâmın ümmeti: - Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile… Osman Gazi adama ”Bac nedir?” diye sordu. Osman Gazi ”Bu Allah buyruğu mudur, peygamber sözü müdür yoksa hükümdarlar kendileri mi uydurmuştur?” diye sorunca adam: Hz İsa bir gün İblis ile karşılaştı, İblis'in bir elinde bal, diğer elinde kül vardı. Hz İsa: ''Bu bal ve külle ne yapıyorsun ey Allah düşmanı?'' diye sordu. İblis: Bir gün kimsenin tanımadığı birisi, Hz Süleyman'a bir ihtiyar suretinde geldi. Hz Süleyman dedi ki: Vakti zamanında Hac vazifesini yapmak üzere Mekke’de bulunan bir kimse, oradaki bir adamın sürekli “Allah’ım, sen doğruların yardımcısı ol, onlara yardım et.” Diye dua ettiğine şahit olur. Öyle ki bu adam bu duadan başka dua etmez. Bu duruma şahit olan kimse meraklanır ve adama sorar; Rivayete göre Zekeriya adında bir zahid, ölüm hastalığına yakalanmıştı. Eceli yaklaşınca bir arkadaşı yanına geldi ve ''Lailahe illallah, Muhammedün Resulullah'' demesini istedi. Zahid bu sözleri söylemek istemedi. Arkadaşı ikinci kez teklif etti, zahid yine yüz çevirdi. Hasan-ı Basri ve müslüman olan mecusi - Hasan-ı Basri, Şem'ûn'un Müslüman olmasını çok ister. Hatta bazı geceler sabahlara kadar yalvarır onun ve onun gibiler için hidayet diler. Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bu duaları kâbul eder ve mübareğin tebliğ için beklediği fırsatı önüne çıkarır. Nasıl mı?… Rivayet ederler ki Hz Yusuf satılırken Mısırlılar onu almak için yanıp tutuştular. Alıcılar arttıkça, satıcı onun ağırlığının beş katı altın istedi. O sırada gönlü kan revan içinde olan ve bu maksatla birkaç yumak ip eğirmiş yaşlı bir kadın, telaşla herkesin ortasına geçti ve canhıraş bir çığlık… Hazreti Ömer Halife-i İslâm, Sa'd ibni Ebi Vakkas ise Mısır valisi oldu. Mısır'i İslamlaştırma ameliyesinde bir de cami yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir yahudinin yeri idi. Mısır valisi yahudinin yerine cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz bir şekilde düşünürken müslümanlardan bir zat: Çok eski devirlerde Kifl adında bir adam vardı. Kifl, ahlâkî ve insanî değerlere önem vermeyen, para kazanmak için her yolu meşru gören çok zengin bir adamdı. Bir gün, kapısına borç için bir kadın geldi. Bu kadın yakın zamanda kocasını kaybetmiş, namuslu, kendisini çocuklarına adamış bir anneydi. Hz Yakub: ''Ecelim yaklaşıp, ruhumu almak istediğinde bana bildirmeni istiyorum'' der. Gün gelir, Hz Yakub'un vakti tamamlanır, Ölüm meleği yanına gelir. Hz Yakub Ebu Cehil başkanlığında bir cumartesi günü toplandılar. Necid’li bir ihtiyar kılığına giren İblis de aralarındaydı. İblis'in toplantıya katılması şöyle oldu: İlber Ortaylı'ya Fatih Sultan Mehmed hakkında sorulan bazı sorular ve Ortaylı'nın cevapları: Fatih Sultan Mehmet Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethedip şehre girdiğinde, Bizans'ın ileri gelenleri huzura çağırmıştı. Gelenler arasında Bizans'ın Başbakanı Notaras huzura girer girmez, Fatih'i memnun bırakıp hayatını garantiye almak düşüncesiyle padişahın ayaklarına kapanarak şöyle dedi: Timur'un sorduğu ''İki müslüman savaşırsa hangisi şehittir?'' sorusunun cevabı: Hz Muhammed (sav) - Cennette şehitlerden üstün kimlerdir? - Ebu Zerr el-Ğıfari’den rivayet edildiğine göre, Ebu Bekir es-Sıddık Peygamber Efendimiz’e: ”Ey Allah’ın Resülü, müşriklerle savaşın dışında bir cihad var mıdır?” diye sordu. Peygamber Efendimiz şöyle cevap verdi: Yaşlı bir adam, Selçuklu Veziri Nizâmü’l Mülk’ün huzuruna girmek istedi. Nizâmü’l Mülk, ihtiyacını sordu. Adam, - Ben, Allâh Rasûlünün (s.a.v.) elçisiyim. Sultan Melikşah’la görüşeceğim.” diye cevap verdi. Nizâmü’l Mülk “bu sözün izâhını” istedi. Musa (as) Allah (cc) ile Tur Dağı’nda kelam ettikten sonra sorar: ”-Yarabbi senin kulların içinde en günahkar kul kimdir?” Allah (cc): ”-Ya Musa sen biraz sonra burdan ayrıldıkdan sonra senin yanından bir Firavun ve etrafında bulunan kimseler, (bir gün) Yüce Allah'ın, Hz İbrahim'e; zürriyetinden peygamberler ve hükümdarlar çıkaracağına dair vaadi hakkında konuştular. Onlardan biri: Ashab kendi canı çektiği halde yemeği arkadaşına nasıl verirdi? Malının zekatını vermeyen Salebe'nin hikayesi - Sâlebe’nin gaflet ve cehâleti, bu yaptıklarıyla da kalmadı. Kendisine zekât toplamak için gelen memurlara: “–Bu sizin yaptığınız düpedüz haraç toplamaktır!” deyip, daha evvel yapacağını Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir: İmam-ı A'zam hazretleri buyurdu ki: Cinlerden olan İblisi, Hz Adem yaratılmadan önce melekler onu nasıl esir aldı ve neler yapıyordu? Timur bütün İran'ı ele geçirip bir kasırga gibi Doğu Anadolu'ya girdi. Osmanlı Devleti'nin o zamanki en uzak noktası Sivas idi. Fakat şehrin kumandanı Ertuğrul bunu reddedince şiddetli bir İran' da İslam'ın yeni yeni yayılmaya başladığı bir zaman... İhtiyar bir mecusi bir odaya çekilmiş, kapıyı üzerine kapamış, kimse ile görüşmüyordu. Bunun bir putu vardı. Vaktini hep onun hizmetine hasretmişti. Yapılması, muhim olan bir işim var. Yapmıyacaksan beni bırak, şu anda Müslümanların… Cengiz Han ve Moğollar Türk müdür? Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah'a karşı kulluk vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı, onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan meded beklerlerdi. Oduncu, bir gün: Hz Ömer'in büyük kerameti - Mısır halkı Amr bin As'ın huzuruna çıkarak: -Bu Nil nehrinin bir adeti vardır ki, o adet yerine getirilmedikçe nehir taşmaz, suyu çoğalmaz, suyu kesilir. Amr bin As: -Adeti nedir? dedi. Halk: Cebrail (as) varır ve der ki: -Ey cehennem! Cebbar-ı alem (Allah c.c.) seni istiyor. Cehennem bu sözü işitince titreyerek der ki: -Yoksa bana azap mı edecek? Cebbar-ı alem acaba beni ne için ister? Cebrail (a.s.) buyurur ki: İlk Müslüman Attila Han'ın Çocukluğu Fitnenin Kötülüğü Toktamış adında bir Kırım prensi Altınordu’dan kaçıp Timur’a sığınmıştı. Bu sığınma olayının hemen sonrasında ise beyaz bir ata binmiş Altınordu elçisi gelmiş ve yüksek sesle şunları söylemişti: ''Hz İbrahim, insanları, evinde konuk ederdi. Bir gün konuk edecek adam aramaya çıktı, fakat hiçbir kimseyi bulamadı. Eve döndüğünde, içeride bir adam gördü. Ona: -'Ey Allah'ın kulu! İzin almadan ne sebeple evime girdin?' diye sordu. O da: Mevlana'nın aşk sözleri (Rubailer)