Sultan Alparslan, Malazgirt zaferinden sonra 1072 senesinde çok sayıda atlı ile Maveraünnehr’e doğru sefere çıktı. Türkleri bir bayrak altında toplamak istiyordu. Ordunun başında Buhara’ya yaklaştı.
Amuderya nehri üzerinde bulunan Hana kalesini muhasara etti. Kale komutanı, sapık Batini fırkasına mensup Yusuf el-Harezmi, kalenin fazla dayanamayacağını anladı ve teslim olacağını bildirdi. Hain Yusuf, Alparslan’ın huzuruna çıkarıldığı sırada Sultan’a hücum edip, hançer ile yaraladı. Yusuf’u derhal öldürdüler. Fakat Sultan Alparslan da aldığı yaralardan kurtulamadı. Dördüncü günü, 25 Ekim 1072 tarihinde:
”Her ne zaman düşman üzerine azmetsem, Allahü Teala’ya sığınır, O’ndan yardım isterdim. Dün bir tepe üzerine çıktığımda, askerimin çokluğundan, ordumun büyüklüğünden bana, ayağımın altındaki dağ sallanıyor gibi geldi. ‘Ben, dünyanın hükümdarıyım. Bana kim galip gelebilir?’ diye bir düşünce geldi. İşte bunun neticesi olarak, Cenab-ı Hakk, aciz bir kulu ile beni cezalandırıdı. Kalbimden geçen bu düşünceden dolayı Allahü Teala’dan af diliyor, tövbe ediyorum. La ilahe illallah Mühemmedün resulullah!” diyerek şehit oldu.
Tahran yakınlarındaki Rey şehrine defnedildi. Yerine oğlu Melikşah geçti.
Tarihe Yön Veren Zaferlerimiz