Bir hadis-i şerifte şöyle anlatıldı;
- “Halilürrahman bir geceyi ibadetle geçirip ihya etti. Sabah olunca, geceyi ibadetle geçirmesini beğendi. Kendi kendine şöyle söylendi;
- İbrahim’in Rabbi ne güzel Rab. İbrahim de ne güzel kul. Sabah olduğunda yemeğini hazırladı; ancak kendisi ile yemek yiyecek bir misafir bulamadı.
Hâlbuki İbrahim aleyhisselâm, bir başkası ile yemek yemeyi pek severdi. Bunun üzerine, yemeğini yol üzerine çıkardı. Oradan geçen biri var ise, onunla yemeğini yiyecekti.
Semadan iki melek inip İbrahim aleyhisselâma doğru geldiler. İbrahim aleyhisselâm, onları görünce yemeğe davet etti, Onlar da bu daveti kabul ettiler. Onlara şöyle dedi;
- Gelin beraberce, şu bahçeye gidelim. Orada bir kaynak vardır; suludur. Sabah yemeğimizi orada yiyelim. Bundan sonra, birlikte bahçeye gittiler, Gördüler ki; Orada su kaynağı var ama suya kurumuş,
İbrahim aleyhisselâma bu durum ağır geldi; onlara daha önce söylediği sözden utandı. Zira orada kaynak vardı, ama su bulamamıştı. İki melek, İbrahim aleyhisselâma şöyle dediler;
- Ya İbrahim, Rabbine dua et; ondan dile, suyu geri göndersin. İbrahim aleyhisselâm dua etti; ama kendisine su gelmedi. Bu da onun ağırına gitti. Bunun üzerine, İbrahim aleyhisselâm onlara şöyle dedi;
- Bari, suyun yerine gelmesi için siz Allah’a dua edin. Onlardan biri dua edince, kaynağa su geldi; öbürü de dua edince, su akmaya başladı. Bundan sonra şöyle dediler;
“Biz meleğiz. Sen, gece ibadetinle kendini beğendin. Bunun için de duan makbul olmadı.
Allah-ü Teâlâ, Haliline böyle ettikten sonra, başkalarına ne yapmaz ki!”
Gunyet’tüt Talibin – Abdulkadir Geylani