“Musa’nın asası, iri ve korkunç, erkek bir yılan oldu. İplerimizi ve asalarımızı, yuttu!” dedikleri zaman:
“Onlardan, bir eser kalmadı mı? Veya onlar, eski hallerine dönmedi mi?” diye sordu.
“Hayır!” dediler.
Bunun üzerine, âmâ Başkan: “Bu, Sihir değildir!” dedi. “Sihirbazlar, derhal secde ederek yere kapandılar:
“Âlemlerin Rabb’ine, Müsâ ile Harun’un Rabb’ine iman ettik!” dediler. Firavun: “Ben, size izin vermeden, siz, ona, iman ettiniz hâ! Hiç kuşkusuz, size sihri öğreten büyüğünüz imiş o!
“…Hiç şüphesiz, şehirde -onun halkını, içinden çıkarmanız için,
kurduğunuz bir hilekârlıktır bu…
“…Ben de, elbette, sizin ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim!
Sizi, muhakkak, hurma dallarına asacağım! Siz de, hangimizin azabı daha çetin ve sürekli olduğunu, elbette
öğreneceksiniz!’ dedi. (Secdeye kapanan Sihirbazlar):
“Bunda, dediler, bize hiç bir zarar yok…” “Biz, şüphesiz ki, Rabbimize dönücüyüz.” “Biz, seni, bize gelen şu apaçık Mucizelere, bizi Yaratan’a, katiyyen tercih edemeyiz! Artık, sen, neye hâkim isen, hükmünü ver!
Sen, hükmünü, ancak, bu dünya hayatında geçirebilirsin. Biz, günahlarımızı ve bizi zorladığın sihr’i affetmesi için, Rabb’imize gerçekten iman ettik. Allâh(ın sevabı, seninkinden) daha hayırlı (azabı da, seninkinden) daha
süreklidir. “Her halde, biz, iman edenlerin ilki olduğumuz için, Rabbımızın, bizim
günahlarımızı yarlıgayacağını da, umarız!” dediler.
“Sen, bizden -başka bir sebeple değil- ancak, Rabbimizin âyetlerinde – onlar, bize geldiği zaman- iman ettik diye intikam alacaksın.
Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır! Bizi, Müslümanlıkta sabit kimseler olarak öldür!” Firavun, dediğini, yaptı. Onların ellerini, ayaklarını kestirdi ve kendilerini, hurma dallarına astırdı. Onlar, öldürülürlerken:
“Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır! Bizi, müslümanlıkta sabit kimseler olarak öldür!” demekte idiler.
Günün başında kâfir olan bu sihirbazlar, günün sonunda şehidler
kafilesine dahil oldular.
Firavunun kavmi, yenilgi ve korku içinde, toplantı yerinden, birbirlerini
çiğneyerek döndüler. Allah düşmanı Firavun da, yenilgiye ve lanete uğramış olarak oradan
sarayına dönüp küfründe ısrar, kötülük işlemekte devam etti.
Firavunun kavminden ileri gelenler: “Musa’yı ve kavmini fesadcılık etmeleri, Seni de, Tanrılarını da, terk
etmesi için mi? bu toprakta tutacaksın?!” dediler.
O da: (Eskiden olduğu gibi, yine) oğullarını öldürürüz, yalnız kadınlarını sağ
bırakırız! Şüphesiz ki, biz, onların tepesinde kahredicileriz!” dedi.
M. Asım Köksal – Peygamberler Tarihi