Osmanlı hükümdar ve şehzadesi; dindar olabilir, keyfine düşkün bir hayat sürebilir, ama hepsinin ortak özelliği, ”İslam’ın kılıcı” vasfını kullanmak ve ordunun komutanı olmaktır. Bu hep böyle devam etmiştir. Bu devamlılıktan, Kanuni’nin tahta geçen oğlu 2. Selim devrinde vazgeçilmiştir. Ondan sonra Osmanlı harp sahası ve orduların serdarlığı (komutanlığı) baş vezirlere, vezir-i azama ya da kaptan-ı deryalara, diğer vezirlere kalmıştır.
Türklerin Altın Çağı – İlber Ortaylı